Yunus Emre Dizisinden Güzel Sözler
15. Bölümden
Olacakların en hayırlısı olmuş olandır.
Yola çık ama yoldan çıkma.
Can üstüne can olmaz. Yaşayalım görelim hele görelim Mevlam
ne eyler ne eylerse güzel eyler.
Can üstüne can olmaz.
Zül Celal-i Vel ikram. Önce çile sonra ikram. Neden böyle
peki? Aşkı sadık mı değil mi emin olmak
için.
Tırtılın yolu sonu dediğine usta kelebek dermiş.
16. Bölümden
İstemesini bilene vermesini de bilirler
Aşk ile yürüyen sırtında dünyaları taşır, aşksız yürüyen
beden diye bir ceset taşır.
Yolu yapan var yolda yürüyen var.
Davet söz ile değil hal iledir. O hal ki kulağı sağırada
gözükür körede.
Adalet dediğin kadının gözlerimidir? Ya kadı kör ise.
İnsan ölür mezar olur, hayvan ölür ceset olur.
Yanmayan kamıştan ney olmaz.
O dem bu dem, bu dem o dem.
Keşke demek için bile geçtir vakit, geçti ömrüm bir ah ile
içi dolu eyvah ile.
Bu dünya bir penceridir, her gelen bakar gider.
17. Bölümden
İstemesini bilene vermesini de bilirler
Hakkın ikazıda bela iledir. Bela ikazın cisimleşmiş halidir.
Hayır dersen hayır, bayır dersen bayır olur.
ok atacağına iftira at, ok hedefi şaşırır ama iftira
şaşırmaz.
18. Bölümden
Dua
fakir ise olur
darda ise olur
yetim ise olur
hasta ise olur
talebe ise olur
asker ise olur
ihtiyar ise olur
yeterki istemeyi bile
istemeye yüzü var mı yok mu onuda bile. e o vakit olur. Amma
istemeyi bilmez ise ister fakir olasun ister şeyh olsun ister mürid ister kul
ola ister sultan haa her mektup alıcısına ulaşır. Mühüm olan mektuba cevap almak.
Cevap almaz isen o da iyi kötü bir cevap almamışsın en azından. Yok kötü bir
cevap alırsan o daha da iyi demekki ikaz alırsın. Bela neymiş o vakit ikaz
imiş. o bahis öyle dura. Ya kişi kimi ikaz eder. Sevdiğini elbet. Hakkın
ikazıda bela iledir o vakit. hele bir dur bir düşün bir aklet. İkazın
cisimleşmiş hali işte bela. Neymiş o
vakit demek ikaz edilirsin hala. Demek belaya tutulursun hala. EEE sevinsene
bire gafil. Demek hala birisinin sevgilisisin.
Can cana yük olmaz candaş olur. Öncesi de onrasında her
zaman Allah Kerim.
Zahmetsiz rahmet yoktur.
Dua etmeyen var mıdır? Vesile tabibtir. Boşuna dememişler
tabibler azrailin vekilidir diye?
19. Bölüm
Ey hıyanetten daha zalim olan merhamet. Bir bakmışşın
oluvermiş bir bakmışşın ölüvermiş. Kişi önce merhametli olmalı. Hakikat
meydanında merhamet. Gönlünü müslüman eden bilir ki merhametten daha büyük güç
yoktur. Öldürme oldur. Merhamet kaybolanda ejderha başını çıkarır. Gönlünü
merhamet ile doldurmayanın gönlünü hırs ile kibir ile hırs ile doldururlar.
Kimi dostun kimi postun hırsından.
Bir bakmışsın oluvermiş,
bir bakmışsın ölüvermiş...
Bir bakmışsın dost,
bir bakmışsın post...
Ey hıyanetten daha zalim olan merhamet !
Kişi evvela merhametli olacak.
Merhameti olmayanın dini olmaz.
Kılıç kalkan savaş meydanında,
Hakikat meydanında merhamet.
Gönlün Müslüman eden bilir ki,
merhametten büyük güç yoktur...
Öldürme, oldur !
Öldürmeye sebep çok...
Davam vardır öldür,
Dost için öldür,
Post için öldür,
Öldür ha öldür...
Hele bi oldur !
Dava için oldur !
Dost için oldur !
Post için oldur !
Ey hıyanetten daha zalim olan merhamet !
Değil insana,
yerde yürüyen karıncaya,
gökte uçan kuşa,
merhametle bakmayan olur mu ?
Merhamet kaybolanda,
ejderhalar başını çıkarır,
boş kabı doldururlar...
Sen merhametle doldurmazsan,
kibir ile hırsla, şehvetle doldururlar...
Kimi dostun hırsından,
kimi postun hırsından..."
Bildiğini bilme bilmediğini bil.
Yola gelmeyene tasma vururlar.
Gönül kitabına harf lazım değil
"Usulsüz vusul (ulaşma) olmaz.
Yola çıkmayan varamaz.
Yürümek ayakkabımızı eskitmek değildir. Emelimiz varmaktır.
Yol birdir bire varır. Varlıkta birdir. Cümlesi birdir.
Aynada bir sürü güneşler görünür, Yansımaların her biri
bir güneş midir? Elbette değildir. Peki
güneşten değilmidir onlar. Öyledir güneştirç
Asılları nesilleri güneştir. Güneç olmasa aynada akisleri olur mu? O
halde yol güneşe varır."
Sen gönlünü hakikat şelalesine tutmaz isen dolar mı?
Belkide bülbülün sesi derdinden güzeldir.
Hakikati söyleyen bülbülün sesi güzeldir.
Dışı hoş içi boş yanmadan kerpiç bile olunmaz iken insan
olunur mu kökü olmayan uzar mı lisan-ı hal tercüme istemez. Söz gümüş ise sukut
altındır. Sukut neden altındır? Sözün çıktığı yer sukuttur. Biz hale bakarız.
Kişi sözüdür.
Ne demişler söz gümüş ise sukut altındır. İyide Neden? Güzel söz amenna. amma ne der şimdi
burda? Sukut nice bir şeydir ki o altındır. Acep sukut daha fazla sırları mı
aşikar ader? Daha fazla mı anlata sözden? Sözün son durağı dildir. Eee o vakit
ilk durağı neredir bunun? Nasıl ki her
suyun bir gözü var yuvası var kayağı var
sözünde çıktığı bir yer olmalı işte orası sükuttur. Sukut sözün yuvasıdır
menbağıdır. İşte o sebepden biz senin dediğine değil biz hale bakarız. Olan ne biten ne her
işittiğine inanan insan aklı boşa dili yeter ona şimdi böyle konuşuveririz diye
sanılmaya ki sözde bir önem yoktur tam tersi vaki kişi sözüdür. Biz eninde
sonunda gün gibi açacak hakikatten dem
vururuz. Sözün kuvvetini küçük görmek
değil maksadımız söz güçlüdür elbet. Öyle güçlü ki onlar yalana inandırır biz
hakikate inandıramayız.
20. Bölüm: Ben Bilmem
Herkes vara kendi yolunu yürüye.
Usulsuz vusül olmaz. Yola çıkmayan varamaz.
Yürümek ayakkabımızı eskitmek değildir emelimiz emelimiz
varmaktır. Yol birdir bire varır. Varlıkta birdir. bakma hayvandır bitkidir
sudadır karadadır havadadır göklerdedir göze gelir göze gelmez cümlesi birdir.
Tutki elinde bir ayna tut güneşe o aynadan bir sürü güneşler
görünür şimdi o yansımaların her biri bir Güneş midir? değildir peki Güneşten
değil midir onlar? Asılları nesilleri güneş değilmidir öyledir Güneşdir. Güneş
olmasa aynada akisleri olur mu o vakit yol Güneşe varır. onlar yolun üstünde
gören kendi göreversin bakalım görmeyi bilen. Görmeyi bilemeyen görmez. Gözde
kendi başına görecek değil. Bu yolda gözü ama olan görür gözü açık olan ama
kalır.
Zikir dervişin içini yakar. Yanmadan değil aşık tuğla bile
olamazsın. Dervişin içi yanacak kaynayacak buldur kazanı gibi. Sırtında su dolu
kırba kimi sanır ki bu ateşle o su taşınır mı bilen bilir ki o ateş olmadan o
su taşınmaz. Var otur saka postuna yüklen kırbanı bu günden tezi yok.
Yorumlar
Yorum Gönder